Fakat dinsiz mürettebat onun ve benim gözyaşlarımla alay etti ve küreklerini hızlı ve coşkulu vuruşlarla çekti. Fakat aniden gemi okyanusta, sanki karaya oturmuş gibi hareketsiz kaldı. Sırıklarıyla dalgalara vurmaları, tüm yelkenleri açmaları ve iki kat daha fazla çabayla çabalamaları boşunaydı. Kürekler sarmaşıklarla
sarılmıştı ve asma dalları direğe narin
kıvrımlarla
sarılmış, geniş
bir eğri halinde yukarı doğru
uzayarak yelkenleri zengin meyve salkımlarıyla
sarmıştı. Dionysos'un kendisi bile –çünkü oydu!– ilahi bir ihtişamla dimdik ayakta duruyordu.